Motorlu Taşıtlar hakkında daha fazla bilgi..

16 Mayıs 2018 Çarşamba

Silindir sayısına göre motor çeşitleri ?




Silindir sayısına göre motorları incelediğimizde dört silindirli, altı silindirli ve sekiz silindirli otomobiller sıkça karşımıza çıkıyor. 10 ve 12 silindirli motorlar ise lüks ve yüksek performanslı otomobillerde kendine yer buluyor.

İki Silindirli Motorlar



İki silindirli motorlar otomobillerde nadiren kullanılıyor. Örneğin; DAF firması Hollanda’da ürettiği otomobillerde iki silindirli motorlar kullanmıştır. FIAT’ın mini otomobilleri FIAT 500C ve FIAT 500 de iki silindirli otomobillere örnektir. Bu motorlar genellikle hava soğutmalı ve iki zamanlıdır.
Üç Silindirli Motorlar



Üç silindirli motor denilince akla etkileyici sesleri ve sarsıntılı çalışmaları geliyor. Siz de sürüş keyfine öncelik verenlerdenseniz üç silindirli motora sahip bir otomobil tercih edebilirsiniz. Fakat önceliğiniz konfor ise daha pürüzsüz bir sürüş için daha güçlü motorları tercih etmelisiniz. Üç silindirli motorların kullanıldığı otomobillere örnek olarak Peugeot 107, Citroen C1 ve BMW 418i Gran Coupé’yi verebiliriz.

Dört Silindirli Motorlar



“Dört silindirli motora sahip” sözüyle çok sık karşılaşıyorsanız bir sebebi var. Dört silindirli motor, otomobillerde en çok kullanılan motor çeşidi. Dört silindirli otomobiller “Dört silindirli motora sahip” sözüyle çok sık karşılaşıyorsanız bir sebebi var. Dört silindirli motor, otomobillerde en çok kullanılan motor çeşidi. Dört silindirli otomobiller hem güçlü hem de verimli olmalarıyla otomobil üreticilerinin de kullanıcılarının da favorileri. Volkswagen Passat, Mercedes E 250 ve BMW 525d dört silindirli motora sahip otomobillerden..
Beş Silindirli Motorlar



Beş silindirli arabalar teoride 4 silindirli arabalardan daha güçlü ve 6 silindirli arabalardan daha tasarruflu olarak bilinse de bu durum pratikte her zaman gerçekleşmeyebiliyor. Beş silindirli otomobillere örnek olarak Fiat Bravo ve Volvo S60’ı verebiliriz.
Altı Silindirli Motorlar



ABD’de üretilen otomobillerde karşımıza çıkan altı silindirli motorlar Avrupa’da pek tercih edilmiyor. Audi A8, BMW 7 ve Volkswagen Touareg altı silindirli motora sahip güçlü otomobiller.


Sekiz Silindirli Motorlar

Genellikle V tipinde sıralanan sekiz silindirli motorlar eski Amerikan arabalarında da sıkça kullanılmıştır. Mercedes Maybach S 500, Audi A8 ve Totoya Land Cruiser sekiz silindire sahip otomobillerden.
On İki ve On Altı Silindirli Motorlar



İnanılmaz bir güç sunan on ve on iki silindirli otomobillere örnek vermek gerekirse; Lamborghini Huracan 10 silindirli, Ferrari F12 Berlinettave Aston Martin DB9 ise 12 silindirli
.

Kaç Çeşit Motor Tipi Var?




Silindir sıralanışına göre motorları beş başlıkta inceleyeceğiz.

Sıra Tipi Motorlar

Günümüzde otomobillerde en çok kullanılan motor tiplerinden biri sıra tipi motorlardır. Silindirler aynı düzlem üzerinde yan yana sıralandığı için bu motorlar sıralı motor olarak da bilinirler. Silindir sayısı genellikle iki ile beş arasında değişen sıralı motorların maliyetleri düşük, yakıt verimlilikleri ise yüksektir.


V Tipi Motorlar

Otomobillerde en çok kullanılan motor tiplerinden bir diğeri de V tipi motorlardır. Bu motorlarda silindirler iki sıra halinde, V şeklinde dizilir. Bu yüzden silindir sayısı daima çift sayıdır. Dört, altı ve sekiz silindir en çok tercih edilenlerdendir.

Sıra tipi motorlarla karşılaştırdığımızda; V tipi motorların silindir sayısı artsa da boyut olarak daha avantajlı olduklarını görürüz. Daha yüksek hacimlere sahip olan bu motorların ürettikleri güç de daha fazladır. Dolayısıyla performans olarak daha başarılıdırlar.

Boksör Tipi Motorlar

Silindirlerinin karşılıklı olarak konumlandığı motorlara boksör tipi motorlar diyoruz. Boksör motorlar genellikle dört silindirli olarak üretiliyor. Bu motorları diğer motor tipleri ile karşılaştırdığımızda; daha hafif, titreşimsiz ve dengeli olmaları dikkat çekiyor. Tüm avantajlarına rağmen yüksek yakıt tüketimine sebep olmalarından dolayı günümüzde pek tercih edilmiyorlar.

Yıldız Tipi Motorlar
Adından da anlayacağınız gibi silindirlerin bir merkez etrafına yıldız şeklinde dizildiği motorlara yıldız tipi motorlar deniyor. Hafif ve yüksek performanslı bu motorlar genellikle uçaklarda ve deniz taşıtlarında kullanılıyor.



W Tipi Motorlar

İki adet V tipi motordan oluşan W tipi motorlar; yüksek silindir sayısına sahip, güçlü motorlar üretmek amacıyla tasarlanıyor. Genellikle özel üretim araçlarda kullanılıyorlar.

14 Mayıs 2018 Pazartesi

Boksör tip motor nedir?



Boxer motor, Japon Subaru markası tarafından 1966 yılında ilk kez olarak otomobillerinde kullandı. O günden beri de bu motor diziliminden vazgeçmedi ve başka bir motor tipini de kullanmıyor. Bulunduğumuz 2016 yılının 14 Mayıs günü de bu konuda 50.yılını kutluyor. Boxer motoru çok uzun bir süredir kullanan Porsche ise ayrıca sıralı ve V motorları modellerinde kullanıyor. Yani tüm markalar içerisinde tüm motorları Boxer tipinde olan tek marka şu anda Subaru olarak öne çıkıyor.

Hangi motor nasıl çalışıyor?
Diğer taraftan Boxer motoru gelenek haline getirmiş olan markanın bu inadı oldukça da takdire değer. Bu motorun avantajlarının modellerini özel bir konuma getirdiğini düşünen Subaru sadece Japonya’da satışa sunduğu Kei Arabaları olarak nitelendirilen küçük ve şehir tipi modellerde 1989-2012 yılları arasında sıralı 4 silindirli motorları kullandı.



Subaru sıralı motora sahip Stella modeli

Boxer nedir? Ne kadar zamandır kullanılıyor?
Boxer motor ile alakalı olan ilk patent başvurusu Mercedes’in yaratıcılarından Alman Karl Benz tarafından 1896 yılında yapılmıştır ve mucit bu motora “Kontra motor” ismini vermiştir. Ancak çalışma prensibi itibariyle piston hareketlerinin iki boksörün karşılıklı yumruk atmasına benzediği için “Boxer” yani “Boksör” ismi literatüre yerleşmiştir. Aşağıdaki videoda boksör isminin neden kullanıldığını güzel bir şekilde izah ediyor.



Hangi marka hangi markanın motorunu kullanıyor?



Karl Benz ve 8hp gücünde ilk boxer motor

Otomobillerde ilk boxer motor kullanımı 1901 yılında gerçekleşmiş ve çeşitli markaların farklı modellerinde yıllar boyu kullanılmıştır. Ayrıca motosiklet motorlarında da aynı tarihlerde yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Havacılık sektöründe de gerek 1.Dünya Savaşı gerekse de 2.Dünya Savaşı’nda boxer motorlar farklı amaçlar için ile tercih edilmiştir.

1930’lu yılların sonunda ise Tatra 97 modelinde kullanılan Boxer motor Porsche ve VW markalarının yaratıcısı Ferdinand Porsche’ye ilham vermiştir. Bunun sonucu olarak da 1938 yılında VW Beetle yani ülkemizde bilinen ismi ile Kaplumbağa modeli bu motor ile tasarlanmıştır. Modelde bulunan hava soğutmalı 4 silindirli boxer motor çeşitli değişikliklerle 2003 yılına kadar kullanılmıştır ve günümüzde en çok üretilen boxer motor ünvanını almıştır. Günümüze kadar ise Ferrari’den Porsche’ye, Alfa Romeo’dan Lancia’ya ve Chevrolet’den Citroen ve BMW’ye kadar birçok marka 2 silindirden 16 silindire kadar farklı silindir sayılarında ve güçlerde boxer motorları birçok modellerinde tercih etmişlerdir. Ayrıca günümüzde BMW markasının bazı motosiklet modellerinde boxer motorlar kullanılmaktadır.
Hangi markalar Boxer motor kullanıyor?
Günümüzde ise boxer motorun en sadık kullanıcıları Subaru ve Porsche’dir. Subaru 1966 yılında ilk olarak 1000 ismindeki modelde 1.0 litre hacminde 4 silindirli 55ps güç ve 77nm tork üreten su soğutmalı boxer motor kullanmıştır. Bu tarihten itibaren de tüm modellerinde sadece 4 ve 6 silindirli boxer motorları kullanmayı tercih etmiştir ve 16 milyon adet boxer motor üretilmiştir. Günümüzde tüm modellerinde boxer motor kullanmaya devam eden Subaru ayrıca Toyota ile yapılan ortak çalışma sonucu geliştirdiği 2.0lt 4 silindirli boxer motoru Subaru BRZ ve Toyota GT86 modellerinde ortak olarak kullanmaktadır.


1966 Subaru 1000 ve 4 silindirli su soğutmalı boxer motoru


Porsche ise 1938 yılında VW Beetle ile başlayan geleneği 356 modeli ile 1948 yılında ilk kez kullanmış ve daha sonra efsane 911 modelinde bu geleneği devam ettirmiş ve ettirmektedir. Ayrıca 718 ismini alan Cayman ve Boxter modellerinde de boxer motor bulunmaktadır. Cayenne, Panamera ve Macan gibi modellerde ise sıralı ve V motorları tercih etmektedir. Ayrıca Dubai kökenli otomobil üreticisi W Motors’un Lykan Hypersport modelinde Porsche’nin Boxer-6 silindirli motorundan türetilen bir motor bulunmaktadır.


1948 Porsche 356 ve 4 silindirli hava soğutmalı boxer motoru

Boxer motorun farkı nedir? Boxer motor tipik bir içten yanmalı motordur. Piston, supap, egzantrik mili ve krank mili gibi parçalarının genel tasarımında sıralı ve V motorlara göre farkı yoktur. Sıralı motorlarda yere dik olarak çalışan pistonlar Boxer motorda yere paralel bir şekilde karşılıklı olarak çalışır. Her iki silindir kafası arasında 180 derecelik bir açı vardır. Aslında her iki silindir kafası arasında genellikle 45-90 derce arasında açı bulunan V motorun 180 derece açılmışı da denilebilir. Bu nedenle de diğer motorlarla en büyük farkı motor bloğunun tasarımıdır.

Atmosferik motor ile turbo motor arasındaki farklar nelerdir?

Boxer motorun avantaj ve dezavantajları nelerdir?

Günümüzde sadece Subaru ve Porsche tarafından tercih edilen Boxer motorların diğer motor tiplerine göre önemli bazı avantajlar ve dezavantajları bulunmaktadır.

V Tipi motor nedir?




V TİPİ MOTOR

V tipi motor, silindirlerin krank şaftı üzerinde “V” şeklinde iki sıra halinde dizildiği motor tipi. Sıralı tip motorlara göre daha yüksek bir güç/hacim oranına sahip olan bu tip motorlar nispeten yüksek performans gereken uygulamalarda kullanılırlar.

Silindirler arasındaki açı benzinli motorlarda 600 veya 900 olabilir , dizel motorlarda 300 ila 1200 arasında değişebilir. Silindirlerin numaralandırmasına DIN 73021’e uygun bir şekilde güç çıkışının karşı tarafındaki sol silindirden başlanır.








Daha çok güç istenen ve fazla yer kaplamaması gereken yerlerde tercih edildiğinden V4 , V6 , V8 en çok kullanılan tiplerdir.

13 Mayıs 2018 Pazar

Yıldız(Radyal) Tipi motor nedir?


Radyal motor, 1901 yılında icat edilen bir motor türüdür. Pervaneli uçaklarda yaygın olarak kullanılır. Bir tür rotary motor olarak da bilinir.



Radyal motor, yıldız görünümünde olduğu için “yıldız tipi motor” olarak da bilinir. Pervaneli uçaklar başta olmak üzere deniz taşıtları, askeri araçlar ve motosikletler için kullanılabilmektedir. Silindirleri, bir daire merkezine karşı sıralanmış motorlardır. Bu motor türünde tüm piston kolları, tek biyel muylusuna (piston kollarının bağlı mil) bağlı olarak çalışır. Radyal motorlarda ateşleme aralığının düzgün olması için 4 zamanlı tipleri tek sayılı (5, 7, 9 gibi), 2 zamanlıları tipleri de çift sayıda (2, 4, 6 gibi) silindir içerir. Genellikle tek sayılı olarak tasarlanmıştır. Radyal motorlar nasıl çalışır, avantajları ve dezavantajları nelerdir, tarihçesi nedir? Bu soruların cevaplarını makalemizde bulabilirsiniz.




(İlk radyal motor tasarımlarından biri.)
Tarihçesi

Radyal motorlar, ilk olarak 1901 yılında Amerikalı makine mühendisi Charles Matthews Manly tarafından tasarlandı. İlk radyal motor su soğutmalı ve 5 silindirliydi. Ancak bu motorlar yeterince güçlü değildi. Daha sonra 1903 yılında Stephen Balzer tarafından Langley Havaalanı projesi için tasarlanan rotary (döner) motorun dönüştürülmesiyle “Manly-Balzer motoru” olarak bilinen radyal motor tasarlandı. Bu motor, dakikada 950 devir yapan, 52 beygir gücünde benzinli radyal motor olarak geliştirildi.

Radyal motorlarla ilgili bazı önemli tarihler şunlardır;


1907 yılında Jacob Ellehammer, dünyanın ilk hava soğutmalı 3 silindirli radyal motorunu tasarlayarak bir motosiklete kullandı. Bu motor, daha güçlü 5 silindirli modelin de temelini oluşturdu.

1909-1919 yılları arasında üretilen radyal motorlar, krank karteri ve silindirleri ile daha çok rotary motorlara benziyordu.

1920’li yıllardan sonra geliştirilen konseptler, günümüzdeki radyal motorların prototipleri olarak tasarlandı.

1918 yılında üretilen hava soğutmalı radyaller, I. Dünya Savaşı’nda kullanılan uçaklar için diğer motorlara göre daha avantajlı görüldü; ancak kullanılamadı.

Fransa’da kullanılan ve “Le Rhône” adı verilen rotary (döner) motorlar, 1920’li yıllarda sabit radyal motorlara dönüştürüldü.

1920 – 1921 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri Havacılık Ulusal Danışma Komitesi (NACA) ve ABD Donanması, hava soğutmalı radyallerin güç / ağırlık oranının ve güvenilirliğinin arttırabileceğini belirterek, uçaklar ve deniz araçları için radyal motor siparişi verdi.

İkinci Dünya Savaşı’nda kullanılan birçok uçak, radyal motorluydu.






Çalışma Prensibi Nedir?

Radyal motorlar, içten yanmalı olarak sınıflandırılır. Çoğunlukla uçaklarda kullanılır. Silindirleri rotary (dönen) motorlarda olduğu gibi krank milinin etrafında bir daire oluşturacak şekilde dizilmiştir. Başka bir ifadeyle, silindirleri belli bir sıra dahilinde değil, daire merkezine karşı sıralanmış motor tipidir. Bu sebeple yıldız şeklinde görünümü vardır. Tüm piston kolları (biyel) göbekteki tek bir biyel muylusuna bağlıdır. Silindirler, krank milinin etrafında yıldız şeklinde devinimini tamamlar. Her silindirde bulunan pistonun hareketi, piston kolu (biyel) ve biyel muylusu yardımı ile krank miline aktarılır. Silindirlerin eksenlerinin aynı düzlemde olması nedeniyle, birleştirici çubuklar doğrudan krank miline bağlanamazlar. Bunun yerine, pistonlar krank miline bir mafsallı çubuk grubu ile bağlanırlar. Böylece krank milinin ekseni etrafında dönmesi sağlanır. Bu işlem, her pistonun hareketi ile sürekli tekrarlanır. Karbüratör ve gaz kolu yardımı ile motorun devri ayarlanır.

Radyal motorda pistonlar, biyeller yardımı ile krank miline bağlandır. Dört zamanı (emme, sıkıştırma, güç (yanma), egzoz) tamamlandığında krank mili iki devir yapar. Silindirler, ateşleme sırasına göre güç üretir. Yanan hava-yakıt karışımının patlaması ile meydana gelen güç, piston kolları vasıtası ile krank miline dönme hareketi olarak iletilir. Çalışma sistemi, bu bakımdan sıralı motorlarla benzer. Ateşleme sıraları farklıdır. Dokuz silindirli bir radyal motorda ateşleme sırası “1, 3, 5, 7, 9, 2, 4, 6, 8” numaralı silindirlerde bu sıraya göre gerçekleşir. Her çevrim tamamlandığında ateşleme sırası tekrar birinci silindire döner. Başka bir ifade ile pistondaki gücün hareketi sırasında ateşlenecek bir sonraki piston arasında bir piston vardır. Ateşleme sırası, valfların açılması ve kapanması, yanma sonrası oluşan gücün bir sonraki silindirin sıkıştırma işlemine yardım etmesi ve hareketin bu şekilde devam etmesi şekilde çevrim veya dört zaman tamamlanır. Radyal motorlarda tek sayılı silindirler kullanılmasının bir mantığı var. Motorun daha sorunsuz çalışması için tutarlı ve devamlı bir güç üretilmelidir. Daha verimli güç üretmek için tek sayıda silindir kullanılır. Böylece diğer piston ateşleme işlemini başarabilir. Eğer eşit sayıda silindir kullanılırsa, eşit derecede zamanlanmış bir ateşleme döngüsü mümkün olmazdı.

Radyal motorlarda, otomobil ve motosikletlerde kullanılan motorların aksine silindirlerin ekseni aynı düzlemlidir. Dolayısıyla tipik eksantrik mili, emme ve egzoz valflarının kontrolü için kullanılamaz veya krank mili güç sunmaz. Bunun yerine, pistonlar mafsallı çubuk birleşimi ile krank miline bağlanır. Radyal motorların silindirleri üzerinde genelde “popet” adı verilen türde valflar kullanılır. Bu valflar, krank milinden zıt yönde dönen kam plakası tarafından kontrol edilen itme çubukları tarafından hareket ettirilir. Kam, dişli bir mekanizma yardımıyla döndürülür.



Radyal Motor Parçaları

Radyal motorlar, sıralı motorlarda kullanılan parçalar içerir. Diğer 4 zamanlı motorlar gibi çalışır. Her ikisinin de benzer parçaları vardır; ancak yapıları ve tasarımları farklıdır. Her silindirin emme, sıkıştırma, güç (yanma) ve egzoz zamanı vardır.

Bu parçalar şunlardır;

Piston: Yanma odasında yanan gazların genleşen kuvvetini bir bağlantı çubuğu veya kol vasıtasıyla krank miline gönderir. Yani mekanik gücü krank miline aktarır. Pistonların baş tarafında silindirle arasında sızdırmazlık sağlayan “segman” adı verilen parçalar vardır. Hafif ve ısıya dayanıklı alaşımlardan üretilir.

Biyel (piston kolu): Pistonun altında bulunan çubuk veya koldur. Pistondaki hareketi krank miline aktarmaya yardımcı olur.

Krank mili: Pistondan gelen mekanik gücü dönme hareketine çevirir.

Emme ve egzoz valfları: Emme valfı, yakıt ve temiz havanın yanma odasına girmesini sağlayan bir kanaldır. Egzoz valfı ise, yanan yakıt-hava karışımının yanması sonucu ortaya çıkan gazların silindirden dışarı atılmasını sağlar.

Buji: Yanma odasında sıkıştırılan yakıt-hava karışımını elektrik kıvılcımı ile ateşleyerek patlama sağlar. Bujinin ateşlediği yakıt, genleşerek büyük bir güç oluşturur.



Radyal Motorların Avantajları ve Dezavantajları

Yıldız tipi motorlar, fazla güç gerektiren motorlardır. Bu sebeple silindir sayıları fazladır. Sıralı silindirli motorlara göre bazı üstünlükleri vardır. Silindirlerin motorun ön kısmında bulunması, hava akımının doğrudan motorun gövdesine ulaşmasını sağlar. Bu da motora iyi düzeyde bir soğutma sağlar. Uçaklarda kullanılan radyal motorlarda yüksek irtifada yapılan uçuşlarda motor ısısını kontrol altında tutmak için motorun arka bölümünde mekanik olarak açılıp kapatılabilen bir kapak bulunur. Pilot, bu kapağı açıp kapatarak motor ısısını istenen düzeyde tutabilir. Motorun aşırı ısınması güç kaybına yol açar. Sıralı silindirli motorlara göre daha güvenli, daha dayanıklıdır. Ağırlık ve güç oranı daha iyidir. Hasarlara karşı dirençlidir.

Radyal motorların avantajları ve dezavantajları şunlardır;

Avantajları:


Radyal motorlarda her bir pistonun güç üretimine katkısı son derece iyi düzeydedir. Bu tutarlılık motorun daha sorunsuz ve titreşimsiz çalışmasına yardımcı olur.

Dokuz silindirli tipik bir radyal motor, 1200 beygir gücü üretebilir.

Radyal motorların dakikadaki devir hızı göreceli olarak maksimum düzeydedir.

Uçak pervanelerini redüksiyon dişlisi olmadan döndürebilirler.

Bütün pistonlar aynı düzlemdedir. Bu sebeple hepsi normal havayla eşit derecede soğutulur.

Sıvı soğutma sistemleri herhangi bir hasara karşı daha savunmasızdır. Hasarlarda su kaybı sonucu motor aşırı ısınır ve farklı arızalara yol açabilir. Hava soğutmalı bir radyal motor, bu tür hasarlardan etkilenmeden soğutulabilir.

Hava soğutmalı radyaller, su kullanılmadığı için sıvı soğutmalı sıralı motorlardan daha hafiftir.

Radyal silindirlere motorun kapasitesini arttırmak için silindir çapını arttırmadan ekstra piston eklenebilir.

Radyallerin daha kısa ve sert krank milleri vardır. Tek bir radyal bloğunda önde ve arkada olmak üzere sadece iki adet krank mili yatağı bulunur. Sıvı soğutmalı 6 silindirli sıralı bir motorda her piston için ayrı ayrı mil yatağına ihtiyaç duyulur.

Kısa krank mili daha az titreşim sağlar. Ayrıca daha az aşınır, metal yorgunluğuna daha az maruz kalır. Bu sebeple daha dayanıklı ve güvenlidir.

Basit ve düzenli tasarımı sebebiyle bakımı kolaydır.

Parçaları ve bakım maliyetleri daha ucuzdur.

Dezavantajları:




Özellikle uçaklarda kullanılan radyal motorların silindir gövdesi uçuş esnasında sürekli hava akımına maruz kalır. Bu sebeple motorun verimli çalışması için gerekli ısı kontrol edilemeyebilir.

Silindirlerin hava akımına maruz kalması sürtünmeyi önemli ölçüde arttırır.

Radyal bir motordaki her silindirin kendi kapağı olduğu için her kapakta ayrı valflar ve valf itici bulunması pratik değildir. Bu karmaşıklık, bakım maliyetlerini artırabilir.

Üç veya beş silindirli radyal motorlar, en basit sınıftadır. Bu sınıftaki motorlar diğer motorlara göre çok sesli ve titreşimli çalışır ve güvenli değildir.

Uçakların ön tarafında bulunduğu için görüş açısını engelleyebilir.

Kapalı bir bölgede bulunan radyal motorları soğutmak daha zordur.

   




Yıldız Tipi Motorlarla İlgili Kısa Bilgiler


Birinci Dünya Savaşı'nda kullanılan rotary motorlu uçaklara göre pek çok avantajı olan radyal motorlar, uçaklar için mükemmel bir tasarım olarak görülüyordu.

İkinci Dünya Savaşı’nda kullanılan pervaneli uçaklarda yaygın olarak radyal motorlar kullanılmıştır. “Alman FockeWulf Fw-190” uçakları örnek olarak verilebilir. O dönemde uçak motorlarında daha fazla verimlilik ve güce ihtiyaç duyuluyordu. Radyal motorlar, bu ihtiyacı fazlasıyla karşıladı.

İkinci Dünya Savaşı sırasında radyal motorların kullanımı zirveye ulaştı. Bugün radyal motorlar vardır; ancak yaygın değildir. Çoğu pervaneli uçak bugün daha geleneksel düz sıralı silindirli motor veya gaz türbini konfigürasyonlarını kullanıyor.

Günümüz uçaklarında radyal motorların yerini alan gaz türbinleri, ürettikleri güce oranla radyal motorlardan çok daha hafiftir.

Jet motorları veya türbin motorları, çok daha güçlü, verimli ve hafif oldukları için uçaklarda radyal motor pazarını ele geçirdi.

Radyal motorlar, yeni teknolojilerle sürekli yenilenerek varlığını sürdürmüştür.

Yıldız tipi motorlar, büyük görünümüne rağmen diğer motor tiplerine göre hafiftir.

Yapısı gereği ulaşım ve yük araçlarında çok nadir tercih edilir. Genellikle dairesel motor yerleşimine uygun yapısı olan pervaneli hava taşıtlarında, deniz taşıtlarında ve tank gibi askeri araçlarda kullanılır.

Çoğu radyal motor benzinlidir; ancak dizel radyal motorlar da vardır. Dizel radyallerin yakıt tüketimi daha azdır.

Günümüzde üretilen bazı pervaneli akrobasi uçaklarında 350-450 beygir gücünde radyal motorlar kullanılıyor.

Wankel motor nedir?




Wankel motoru 1954 yılında Alman mühendisi Felix Wankel tarafından geliştirilmiş bir motordur. Motor 1957 yılında ilk defa Almanya Neckarsulm’daki NSU firması standına getirildi. İlk kez 1963 yılında NSU Spider marka araca mote edildi. 1967 yılında NSU Ro 80 çift diskli wankel motorunu kabul etti. NSU Ro 80 2×497,5 cm3 ‘lük bir motor hacmine sahipti. 5500 d/d’da 136 HP güç üretiyordu. Motorun ağırlığı 103 kg’dı. Sıkıştırma oranı 9/1’di. NSU’dan başka o yıllarda Japon Toyo Kogyo Firması da wankel motoruyla güç üreten otomobil üretmiştir. 1972 yılında Amerikan GM firması 5 sene içerisinde Wankel motorunu geliştirmek için 50 milyon dolar harcayarak 185HP gücünde bir Wankel motorunu geliştirerek otomobillerinde kullanmaya başlamıştır. Yine Amerikan Ford firması Wankel motorunun kendi araçlarında kullanılması için çeşitli anlaşmalar yapmıştır. Bunların dışında Hollanda’da Datsun , İngiltere’de Rolls-Royce ve İtalya’da Alfa romeo firmaları Wankel motoruyla ilgilenmişlerdir.Günümüzde ise Mazda firması RX7 ve RX8 modelinde bu motoru kullanmaktadır.

Wankel motorunun çalışması
Wankel motorunun iç yapısı sanılanın aksine normal bir motordan çok daha basittir. Oval bir gövde içerisinde merkezden kaçık olarak dönen bir rotor (döner piston) (tasarımına göre 2-3-4 rotor da olabilir) ve ekzantrik milidir ( ekzantirk mili 4 zamanlı motorlarda bulunan krank milinin işini yapmaktadır ). 4 silindirli , 16 subaplı , 2 ekzantirikli modern bir motora göre karmaşık hareketli parçalardan yoksundur. Rotor bir iç v bir dış dişli yardımı ile motorun ana miline bağlıdır. Motor çalıştığı sürece emme , sıkıştırma , iş ve egzoz zamanları rotorun çevresinde oluşur. Motorun en büyük zorluğu da buradan kaynaklanır. Rotorun etrafının çok çabuk aşınmasından dolayı sıklıkla değiştirilmesi gerekmektedir. Genellikle polimerik malzemeden yapılan rotor kenarları aşınması zor bir madde tarafından henüz üretilememiştir.


Wankel motorları dört zaman ilkesine göre çalışmaktadır. Rotorun her bir tam devrinde her haznede dört zamanlı motora göre bir iş meydana gelir. Ekzantrik mili bu sırada üç devir dönmüş olur. Çalışması şu şekildedir. Motorun kumandası muhafaza gövdesindeki kanal üzerinden sağlanır. Rotor ekzantrik milinin bir kamına yataklandırılmıştır. Muhafaza gövdesinin içinde sabitlendirilen pinyon dişli rotorun iç tarafına açılmış dişli ile kavraşmış durumdadır. Rotor sabit pinyon dişli üzerinde yuvarlanır. Yuvarlanırken ekzantrik mili üzerinde bir döndürme kuvveti oluşturur. Ekzantirik milinde oluşan bu dönme hareketi şanzumana iletilir. Su ile soğutmalı motor gövdesinin bir yanında emme ve eksoz kanalları karşı tarafında ateşleme bujileri yer alır.

WANKEL MOTORU KULLANILAN OTOMOBİL MODELLERİ

NSU Spider
NSU Ro-80
Mazda R-100
Mazda RX-7
Mazda RX-8

MOTORUN TARİHÇESİ






MOTORLARIN TARİHÇESİ

İnsanlar ilk çağlardan beri doğanın tüm olanaklarından faydalanarak daha iyi ve kolay yaşayabilmek için sürekli araştırma yapa gelmişlerdir. Bu çaba ve çalışmaların sonucu, bugünkü uygar yaşama kavuşmuşlardır.



İlk çağlardan beri, insan yaşamında etki yapan buluşları şöyle sıralayabiliriz:

a) Ateşin bulunması,

b) Hayvanların ehlileştirilmesi,..

c) Matbaanın bulunması,

d) Buhar makinalarının bulunması,

e) İçten yanmalı motorların bulunması

f) Elektriğin bulunması.


Bu günkü modern teknoloji devrinde, motorların tarihçesini bilmek pek önemli görülmeyebilir, ilk motordan bu günkü modern motorlara gelinceye kadar, içten yanmalı motorların geçirdiği değişiklikleri ve bu motorlara katkısı bulunan teknik elemanları bilmek, gençlerimizin çabalarını artırarak, ilerde bu tür çalışmalara katkıda bulunmalarına yardım edecektir kanısındayız.

insan yaşamını güzelleştirecek, daha rahat ve mutlu bir dünya yaratmak için, araştırmalar bu gün devam ettiği gibi, gelecekte de devam edecektir. Bu tür çalışmaları günümüz insanını atom çağına getirmiştir.

Bu teknolojik araştırma ve buluşlar, büyük oranda insanların refah ve mutluluğunu sağlamıştır. Bununla beraber bu güzel buluşlar amacından saptırılarak korkunç silahların yapımında da kullanılması üzücü olmaktadır.

Biz bu konumuzla, uygarlığa çok hizmeti dOkunan, bîr çok işlerimizi kolaylaştıran, her sahada kullandığımız içten yanmalı motorların ve bunların bir uygulaması olan motorlu taşıt araçlarının yapılısı ve tarihçesini ana hatlarıyla açıklamaya çalışacağız.

Elimizdeki kayıtlara göre, içten yanmalı motorlar üzerinde, ilk çalışmalar onsekizinci asrın ikinci yarısında başlamıştır.

1794 de İngiliz Mühendisi Mr. R, Street, Terementin ve hava karışımını bir alevle ateşleyerek çalışabilecek bir motor projesi yaptı. Bu buluş, bazı sakıncaları nedenliyle uygulama alanı bulamadıysa da; sonradan bu .alanda çalışacaklara ön fikir vererek ışık tutmuştur.

1796 da Murdock katı yakıtlardan, hava gazı elde etmeyi başarmışlar. Hava gazı özellikle maden kömüründen özel yöntemlerle elde edilir. içten yanmalı motorlarda yakıt olarak kullanılan hava gazı, bu motorların gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

Hava gazı ile çalışan, ticari bakımdan elverişli ilk motor, Fransız Mühendisi Etiyen Löner tarafından 1860 yılında yapıldı. Bu motorda yakıt olarak kullanılan hava gazı, sıkıştırılmadan ateşlendiği, motorun devri ve gücü istenilen seviyeye yükseltilmediği için beklenen basarı elde edilemediyse de, bütün bu çalışmalar insanlığı bu günkü modern yaşama doğru adım, adım yaklaştırıyordu.


1862 de Fransız Mühendisi Beau-De Rochas 4 zamanlı çevrimin esaslarını ortaya koydu. Böylece 1. zamanda emilen yakıt hava karışımının, ateşlenmesinden önce sıkıştırılması gerektiği prensibi de, Rochas tarafından bulunmuş oldu.

Bütün bu çalışmalardan faydalanan Alman Mühendisi Nikolaus August Otto, dört zaman Trisma göre basarı ile çalışan ilk motoru, 1876 tarihinde yaptı.

Yakıt olarak hava gazı kullanılan bu motorda, önceleri karışım kedi kendine ateşleninceye kadar sıkıştırılarak, ateşleme temin edilmişse de, bu kontrolsuz yanma başarılı olamamıştır. Bunun üzerine otto sıkışan karışımı bir alevle ateşliyerek motorunu dakikada 150 – 200 devirle çalıştırmayı başardı. Ticari bakımdan önemli sayılmıyan bu motor, bu alandaki düşünürlere büyük ümitler verdi. Otto bu motorun patentini, 1877 de Amerikadan aldı ve 18118 de yaptığı bir motoru, Fransada açılan bir dünya sergisinde insanlığa sundu.

Prensip yönünden bu günkü modern benzin motorlarına benzeyen Otto’nun bu motorunda: Birinci zaman emme zamanı olup, piston silindir içerisinde Ü.Ö.N. dan A.Ö.N. ya giderken silindire (hava ve hava gazı) karışım emiyordu, ikinci zamanda bu karığını pistonun A.Ö.N. dan Ü.Ö.N. ya doğru hareketiyle sıkıştırılarak, üçüncü zamanda bir alevle ateşleniyordu. Ateşleme sonucu meydana gelen basınç pistonu A.Ö.N. ya doğru iterek, yakıttaki ısı enerjisi mekanik enerjiye dönüştürülerek iş elde ediliyordu.


Dördüncü zamanda ise pistonun A.Ö.N. dan Ü.Ö.N. ya doğru hareketiyle, yanmış gazlar silindirden dışan atılıyordu.

Bu çalışmalardan kısa bir zaman sonra, (bu çalışmalardan. ayrı olarak) 18118 yılında İngiliz Mühendisi Dugal Clerk iki zaman esasına göre çalışan ilk motoru buldu. Bu motorlarda, dört zamanlı motorlardaki emme ve egsoz supapları yerine, silindirin yan tarafında bulunan, emme ve egsoz pencerelerinin piston vasıtasıyla, açılıp kapanmasıyla emme ve egsoz işi olmaktadır. Bu nedenle; iki zamanlı motorlarda, hareketli parçalar az olduğu için, dört zamanlı motorlara nazaran daha sessiz çalışırlar, iki zamanlı motorlarda karışım Önce kartere, 2 nci kademede de karterden silindire emiliyordu.

Görüldüğü gibi iki zamanlı benzin motorlarının bulunuşunun, otto-nun çalışmalarıyla hiçbir ilişiği yoktur. Bu nedenle ilki zamanlı benzin motorlarına, iki zamanlı Otto motoru denilmesi tamamen haksız ve yanlıştır, îki zamanlı benzin motorlarını bulma şerefi ingiliz Mühendisi Dugal Clerk’e aittir.

Bu çalışmalar Avrupa’da sürerken Amerika’da George Brayton, 1880 tarihinde yakıt olarak benzin kullanılan bir motor yapmış ve bunu, yüzüncü Filedelfiya Sergisinde halka göstermiştir.

Ottonun yaptığı dört zamanlı motorda ateşleme alevle yapıldığı için» motor devri, ancak dakikada 150-200 devre çıkabiliyordu. Kontrollü bir ateşlemesi olmayan bu motor, geniş bir uygulama alanı bulamadı.

Ottonun çalışma arkadaşlarından Daimler, Ottodan ayrılarak kurduğu atelyede, sıcak boru ateşlemesi denilen bir sistemi geliştirdi. Boru sıcaklığını ayar ederek, motor devrini ve çalışmasını kısmen kontrol altına aldı. Böylece; motor devrini 800-1000 d/d ya çıkarmayı başardı. Bu içten yanmalı motorların otomobilde kullanılabileceğini ortaya koydu. Fakat, motorlarda halâ yakıt olarak hava gazı kullanılıyordu.

Bundan sonraki çalışmalar, havagazının yerine benzinin kullanılmasını sağlamak için; benzini pülverize ederek, hava ile karıştırılması üzerin de yoğunlaştırıldı. Bu amaçla Daimler Almanyada, Forest Fransada çalışmalar yaptılar. Forest, Filit tulumbası esasına göre. çalışan ilk karbüratörü yaptıysa da, başarılı olamadı.

Daimler ise, havayı sıvı yakıt içerisine iterek”, yakıtı zerrelere ayırıp, “bu zerreleri de, ateşlemeden önce, sıcak boru ile temas ettirerek buhar haline getirmeye çalıştı. Sonunda Daimler bu iki prensibi birleştirerek, arkadaşı Witıelm Maybach ile birlikte, bu günkü modern karbüratörlerin «sasım teşkil eden, ilk şamandıralı karbüratörü yaptı.

Bu çalışmalar devam ederken, Alman Mühendisi Karl Benz, Daimlerin motoruna, kendi bulduğu ilk elektrikli ateşleme sistemini de ekleyerek, ticari yönden daha elverişli içten yanmalı motoru yaptı. Karl Benz bu motorunu üç tekerlekli bir araba üzerine koyarak, benzin motorlarımın ilk uygulaması olan otomobili 1885 yılında yaptı

İlk zamanlarda çok pahalı olan bu otomobiller, az miktarda yapılabildiği için geniş bir kullanma alanı bulamadı. Meşhur Amerikalı Sanayici Ford Otomobili seri halde yapmayı başardı. Böylece otomobiller daha ucuza mal edilerek, geniş halk kitlelerinin hizmetine sunulmuş oldu.

İlk otomobilin yapılışından, günümüze kadar henüz 93 yıl geçtiği halde, Otomobil Sanayii çok büyük aşamalar kaydederek bu günkü modern çağına büyük bir süratle kavuşmuş oldu. Şüphesiz ilk otomobilden, bu günkü modern otomobil yapılıncaya kadar binlerce teknik elemanın katkısı olmuştur. Bunların hepsini saymaya imkân yoktur. Otomobil ve otomobil motorları üzerindeki çalışmalar son değildir, insanlık daima daha iyi ve daha güzeli istediği sürece çalışmalar ve gelişmeler devam edecektir.

Benzin ve benzeri, hafif akar yakıtlarla çalışan, benzin motorlarının otomobillerden başka iş alanlarında da geniş bir uygulama alanı vardır. Benzin motorlarında kullanılan yakıtların istenilen oranda yanamaması ve bu yakıtların her ülkede yeterince bulunmadığını düşünen, Alman Mühendisi Rudolf Diesel yeni bir prensip ortaya koydu. Benzine nazaran daha ucuz olan, kömür tozu veya ağır yağlarla çalışan, Dizel motorunu 1892 de buldu. 1899 da Alman Krup Fabrikalarında ilk Dizel motoru yapıldı. Dizel’in bu motorunda, l ci zamanda silindire hava emiliyor, 2 ci zamanda silindirde hava yüksek oranda sıkıştırılarak, ısısı ve basıncı yükselen hava içerisine, 3 cü zamanda yüksek basınçla yakıt püskürtülerek iş elde ediliyordu; 4 cü zamanda benzin motorlarında olduğu gibi yanmış gazlar dışarı atılıyordu. Otto motorlarından ayrı bir prensiple çalışan bu motorlara bulucusunun ismine izafeten Dizel motorları denilmiştir. Bu büyük icadından, yurdunda hiç ilgi ve maddî menfaat görmeyen Dizel, ısrarlı davetler üzerine, bir patent anlaşması yapmak için 1913 te Anversten gemisiyle İngiltere’ye hareket etti. Gemide esrarengiz bir şekilde kaybolan Dizel’in cesedi; günlerce sonra Norveç sahillerinde bulundu. İnsanlığa bu kadar büyük hizmeti dOkunan Dizel’in sonu çok hazin olmakla beraber, eseri ismini ölümsüzleştirmiştir. Dizel daha ziyade düşük devirli Dizel motorları üzerinde çalışmışla, ölümünden sonra yüksek süratti Dizerler geliştirilerek, Dizel motorları, büyük iş, inşaat ve toprak hafriyat makinalarında, kamyon ve otobüslerde, Deniz teknelerinde ve hatta son zamanlarda binek otomobillerinde basarı ile kullanılmaktadır.