MOTORUN TARİHÇESİ
MOTORLARIN TARİHÇESİ
İnsanlar ilk çağlardan beri doğanın tüm olanaklarından faydalanarak daha iyi ve kolay yaşayabilmek için sürekli araştırma yapa gelmişlerdir. Bu çaba ve çalışmaların sonucu, bugünkü uygar yaşama kavuşmuşlardır.
İlk çağlardan beri, insan yaşamında etki yapan buluşları şöyle sıralayabiliriz:
a) Ateşin bulunması,
b) Hayvanların ehlileştirilmesi,..
c) Matbaanın bulunması,
d) Buhar makinalarının bulunması,
e) İçten yanmalı motorların bulunması
f) Elektriğin bulunması.
Bu günkü modern teknoloji devrinde, motorların tarihçesini bilmek pek önemli görülmeyebilir, ilk motordan bu günkü modern motorlara gelinceye kadar, içten yanmalı motorların geçirdiği değişiklikleri ve bu motorlara katkısı bulunan teknik elemanları bilmek, gençlerimizin çabalarını artırarak, ilerde bu tür çalışmalara katkıda bulunmalarına yardım edecektir kanısındayız.
insan yaşamını güzelleştirecek, daha rahat ve mutlu bir dünya yaratmak için, araştırmalar bu gün devam ettiği gibi, gelecekte de devam edecektir. Bu tür çalışmaları günümüz insanını atom çağına getirmiştir.
Bu teknolojik araştırma ve buluşlar, büyük oranda insanların refah ve mutluluğunu sağlamıştır. Bununla beraber bu güzel buluşlar amacından saptırılarak korkunç silahların yapımında da kullanılması üzücü olmaktadır.
Biz bu konumuzla, uygarlığa çok hizmeti dOkunan, bîr çok işlerimizi kolaylaştıran, her sahada kullandığımız içten yanmalı motorların ve bunların bir uygulaması olan motorlu taşıt araçlarının yapılısı ve tarihçesini ana hatlarıyla açıklamaya çalışacağız.
Elimizdeki kayıtlara göre, içten yanmalı motorlar üzerinde, ilk çalışmalar onsekizinci asrın ikinci yarısında başlamıştır.
1794 de İngiliz Mühendisi Mr. R, Street, Terementin ve hava karışımını bir alevle ateşleyerek çalışabilecek bir motor projesi yaptı. Bu buluş, bazı sakıncaları nedenliyle uygulama alanı bulamadıysa da; sonradan bu .alanda çalışacaklara ön fikir vererek ışık tutmuştur.
1796 da Murdock katı yakıtlardan, hava gazı elde etmeyi başarmışlar. Hava gazı özellikle maden kömüründen özel yöntemlerle elde edilir. içten yanmalı motorlarda yakıt olarak kullanılan hava gazı, bu motorların gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
Hava gazı ile çalışan, ticari bakımdan elverişli ilk motor, Fransız Mühendisi Etiyen Löner tarafından 1860 yılında yapıldı. Bu motorda yakıt olarak kullanılan hava gazı, sıkıştırılmadan ateşlendiği, motorun devri ve gücü istenilen seviyeye yükseltilmediği için beklenen basarı elde edilemediyse de, bütün bu çalışmalar insanlığı bu günkü modern yaşama doğru adım, adım yaklaştırıyordu.
1862 de Fransız Mühendisi Beau-De Rochas 4 zamanlı çevrimin esaslarını ortaya koydu. Böylece 1. zamanda emilen yakıt hava karışımının, ateşlenmesinden önce sıkıştırılması gerektiği prensibi de, Rochas tarafından bulunmuş oldu.
Bütün bu çalışmalardan faydalanan Alman Mühendisi Nikolaus August Otto, dört zaman Trisma göre basarı ile çalışan ilk motoru, 1876 tarihinde yaptı.
Yakıt olarak hava gazı kullanılan bu motorda, önceleri karışım kedi kendine ateşleninceye kadar sıkıştırılarak, ateşleme temin edilmişse de, bu kontrolsuz yanma başarılı olamamıştır. Bunun üzerine otto sıkışan karışımı bir alevle ateşliyerek motorunu dakikada 150 – 200 devirle çalıştırmayı başardı. Ticari bakımdan önemli sayılmıyan bu motor, bu alandaki düşünürlere büyük ümitler verdi. Otto bu motorun patentini, 1877 de Amerikadan aldı ve 18118 de yaptığı bir motoru, Fransada açılan bir dünya sergisinde insanlığa sundu.
Prensip yönünden bu günkü modern benzin motorlarına benzeyen Otto’nun bu motorunda: Birinci zaman emme zamanı olup, piston silindir içerisinde Ü.Ö.N. dan A.Ö.N. ya giderken silindire (hava ve hava gazı) karışım emiyordu, ikinci zamanda bu karığını pistonun A.Ö.N. dan Ü.Ö.N. ya doğru hareketiyle sıkıştırılarak, üçüncü zamanda bir alevle ateşleniyordu. Ateşleme sonucu meydana gelen basınç pistonu A.Ö.N. ya doğru iterek, yakıttaki ısı enerjisi mekanik enerjiye dönüştürülerek iş elde ediliyordu.
Dördüncü zamanda ise pistonun A.Ö.N. dan Ü.Ö.N. ya doğru hareketiyle, yanmış gazlar silindirden dışan atılıyordu.
Bu çalışmalardan kısa bir zaman sonra, (bu çalışmalardan. ayrı olarak) 18118 yılında İngiliz Mühendisi Dugal Clerk iki zaman esasına göre çalışan ilk motoru buldu. Bu motorlarda, dört zamanlı motorlardaki emme ve egsoz supapları yerine, silindirin yan tarafında bulunan, emme ve egsoz pencerelerinin piston vasıtasıyla, açılıp kapanmasıyla emme ve egsoz işi olmaktadır. Bu nedenle; iki zamanlı motorlarda, hareketli parçalar az olduğu için, dört zamanlı motorlara nazaran daha sessiz çalışırlar, iki zamanlı motorlarda karışım Önce kartere, 2 nci kademede de karterden silindire emiliyordu.
Görüldüğü gibi iki zamanlı benzin motorlarının bulunuşunun, otto-nun çalışmalarıyla hiçbir ilişiği yoktur. Bu nedenle ilki zamanlı benzin motorlarına, iki zamanlı Otto motoru denilmesi tamamen haksız ve yanlıştır, îki zamanlı benzin motorlarını bulma şerefi ingiliz Mühendisi Dugal Clerk’e aittir.
Bu çalışmalar Avrupa’da sürerken Amerika’da George Brayton, 1880 tarihinde yakıt olarak benzin kullanılan bir motor yapmış ve bunu, yüzüncü Filedelfiya Sergisinde halka göstermiştir.
Ottonun yaptığı dört zamanlı motorda ateşleme alevle yapıldığı için» motor devri, ancak dakikada 150-200 devre çıkabiliyordu. Kontrollü bir ateşlemesi olmayan bu motor, geniş bir uygulama alanı bulamadı.
Ottonun çalışma arkadaşlarından Daimler, Ottodan ayrılarak kurduğu atelyede, sıcak boru ateşlemesi denilen bir sistemi geliştirdi. Boru sıcaklığını ayar ederek, motor devrini ve çalışmasını kısmen kontrol altına aldı. Böylece; motor devrini 800-1000 d/d ya çıkarmayı başardı. Bu içten yanmalı motorların otomobilde kullanılabileceğini ortaya koydu. Fakat, motorlarda halâ yakıt olarak hava gazı kullanılıyordu.
Bundan sonraki çalışmalar, havagazının yerine benzinin kullanılmasını sağlamak için; benzini pülverize ederek, hava ile karıştırılması üzerin de yoğunlaştırıldı. Bu amaçla Daimler Almanyada, Forest Fransada çalışmalar yaptılar. Forest, Filit tulumbası esasına göre. çalışan ilk karbüratörü yaptıysa da, başarılı olamadı.
Daimler ise, havayı sıvı yakıt içerisine iterek”, yakıtı zerrelere ayırıp, “bu zerreleri de, ateşlemeden önce, sıcak boru ile temas ettirerek buhar haline getirmeye çalıştı. Sonunda Daimler bu iki prensibi birleştirerek, arkadaşı Witıelm Maybach ile birlikte, bu günkü modern karbüratörlerin «sasım teşkil eden, ilk şamandıralı karbüratörü yaptı.
Bu çalışmalar devam ederken, Alman Mühendisi Karl Benz, Daimlerin motoruna, kendi bulduğu ilk elektrikli ateşleme sistemini de ekleyerek, ticari yönden daha elverişli içten yanmalı motoru yaptı. Karl Benz bu motorunu üç tekerlekli bir araba üzerine koyarak, benzin motorlarımın ilk uygulaması olan otomobili 1885 yılında yaptı
İlk zamanlarda çok pahalı olan bu otomobiller, az miktarda yapılabildiği için geniş bir kullanma alanı bulamadı. Meşhur Amerikalı Sanayici Ford Otomobili seri halde yapmayı başardı. Böylece otomobiller daha ucuza mal edilerek, geniş halk kitlelerinin hizmetine sunulmuş oldu.
İlk otomobilin yapılışından, günümüze kadar henüz 93 yıl geçtiği halde, Otomobil Sanayii çok büyük aşamalar kaydederek bu günkü modern çağına büyük bir süratle kavuşmuş oldu. Şüphesiz ilk otomobilden, bu günkü modern otomobil yapılıncaya kadar binlerce teknik elemanın katkısı olmuştur. Bunların hepsini saymaya imkân yoktur. Otomobil ve otomobil motorları üzerindeki çalışmalar son değildir, insanlık daima daha iyi ve daha güzeli istediği sürece çalışmalar ve gelişmeler devam edecektir.
Benzin ve benzeri, hafif akar yakıtlarla çalışan, benzin motorlarının otomobillerden başka iş alanlarında da geniş bir uygulama alanı vardır. Benzin motorlarında kullanılan yakıtların istenilen oranda yanamaması ve bu yakıtların her ülkede yeterince bulunmadığını düşünen, Alman Mühendisi Rudolf Diesel yeni bir prensip ortaya koydu. Benzine nazaran daha ucuz olan, kömür tozu veya ağır yağlarla çalışan, Dizel motorunu 1892 de buldu. 1899 da Alman Krup Fabrikalarında ilk Dizel motoru yapıldı. Dizel’in bu motorunda, l ci zamanda silindire hava emiliyor, 2 ci zamanda silindirde hava yüksek oranda sıkıştırılarak, ısısı ve basıncı yükselen hava içerisine, 3 cü zamanda yüksek basınçla yakıt püskürtülerek iş elde ediliyordu; 4 cü zamanda benzin motorlarında olduğu gibi yanmış gazlar dışarı atılıyordu. Otto motorlarından ayrı bir prensiple çalışan bu motorlara bulucusunun ismine izafeten Dizel motorları denilmiştir. Bu büyük icadından, yurdunda hiç ilgi ve maddî menfaat görmeyen Dizel, ısrarlı davetler üzerine, bir patent anlaşması yapmak için 1913 te Anversten gemisiyle İngiltere’ye hareket etti. Gemide esrarengiz bir şekilde kaybolan Dizel’in cesedi; günlerce sonra Norveç sahillerinde bulundu. İnsanlığa bu kadar büyük hizmeti dOkunan Dizel’in sonu çok hazin olmakla beraber, eseri ismini ölümsüzleştirmiştir. Dizel daha ziyade düşük devirli Dizel motorları üzerinde çalışmışla, ölümünden sonra yüksek süratti Dizerler geliştirilerek, Dizel motorları, büyük iş, inşaat ve toprak hafriyat makinalarında, kamyon ve otobüslerde, Deniz teknelerinde ve hatta son zamanlarda binek otomobillerinde basarı ile kullanılmaktadır.
0 yorum:
Yorum Gönder